Four...three...two...one...launch!
Geri sayım başladı...Tatil yaklaşıyor. Bir motosiklet bir de otel bulduk mu tamam!:) Eh bugün göreli olarak daha keyifli uyandım. Başımın üstündeki "Demokles'in kılıcı" sabah kıpırdanmadığından olmasın?
Buradan uzaklaşma fikri ne güzel..nasıl sarmalıyor insanı. Ama ya dönüş?
Ahhh..deniz, güneş ve mümkünse sessizlik....Bir süre için bu üçlü kendimi sevmemi bile sağlayabilir!
10 Bidilar:
Gidiyorsun demek:) Keyfin bol olsun!:)
Henüz değil...Birkaç iş günüm daha var:(Dönüşü düşünmemeyi başarırsam keyfim bol olabilir sanırım...İyi dileğin için teşekkür ederim ama:)Gerçekleşir umarım(Umut en son kötülük olsa da!).
Aynı yaklaşımın içindeyiz..
Her yaklaşan zaman keyfim artıyor daha bi..
Tatil bekle beni..
Daha gitmeden dönüşü düşünmek.
Nefret..
Nası ihtiyacım var şuna..
Kopmak "baglı" olmaktan..
Barışmak lazım kendimle..
İyi ki hatırlattın tatilimi, keyif sardı.. :)
Kopmak bağlı olmaktan ...
Ne güzel söylemişsin Erol...
Bırakalım arada keyif sarsın içimiz değil mi?
Keyif almak..
Bırakalım da keyif sarsın içimiz..
Keyif almanın keyfi nası cıkar ki başka..
insan zıttını gormeden bilemez ya degerini..
alışınca da donmek ister zıttına..
ZIT olan kendidir hayata..
Bi sigara yakiyim "keyif" adlı :)
Madem ZIT olan biziz hayata- ki gerçekten hoş bir yorum kanımca- niye sevemiyoruz bir türlü kendimizi? insan zıddına kaçmaz mı hep oysa?Bunu üzerine düşünülesi buluyorum.
ZIT lık biz insanların hastalıgı olmuş ki devri zaman hastalıgı...Hani şu senin bahsettigin-laf salatası- cinsinden..
İki Zıt arasında gelir gider..
Zıtlar bizi iter çeker ..
durup baksa, gorse aynada..
Hayat sabit, oynak kendim..
insanın zıddına kaçamaması(kendine)= "İnsan olması" nın getirisi..
ve pekala;
Uğraşma hayatla, o kimseyle ugraşmaz, uğraşan bizleriz..
"sürekli kabuğuyla oynatılıp kanatılan yara" misali..
Erol, doğru...Hayatım sürekli kabuğuyla oynayıp kanattığım bir yara gibi...
Hayat belki de böylesi küçük bir figüranı "özel olarak" seçip onunla uğraşmayacak kadar "mağrurdur"...ama biz yine kendimizi öyle önemseriz ki sanki herşey bizim etrafımızda döner. Ben-merkezcilik bu olsa gerek.
Bir söz vardır -nereden nereye ama aklıma geldi-:
"Dünya tozundan yapıldığın için alçakgönüllü ol ama yıldız tozu da olduğu için özünde kibirli ol" diye.Ya da böyle birşey. Hem "zıt"lığı anlatıyor hem bu zıtlıkların birbiriyle uyum içerisinde olması gerektiğini. Ne çok önemse diyor kendini ne de küçümse..Bak bir tatil yazısından nereye geldik. Çok mu "büyümsüyoruz" kendimizi ne???
"Ayrıntı Oyun" ları..
Büyümsemek degilde "irdelemeden duramamak"...
Neyse şu "duramamak" eylemini bitirelim de. Bugun itibari ile %100 kesinleşen izin tarihim için bi keyif cayi[açık] içeyim..
Bu "blog"a ve "blogger"a denk geldigim iyi oldu..
En azından tatilde "irdeleme edimine" de bir tatil yaptırmak lazım aslında değil mi?
Mümkünse!!!
O çayın yanına bir sigara da gider herhalde...
"Blog"uma böyle ziyaretçiler bulduğum iyi oldu...
Yorum Gönder
<< Home