Welcome to Istanbul where villagers meet!
Araba ile işe gelirken aklıma geldi bu başlık. İstanbul halkını tanımlamak için Türkçe'de bildiğimiz anlamıyla düşünüp İngilizce'ye villager (köylüler) diye çevirmek mi yoksa devletin ve diğer dünya ülkelerinin gözündeki anlamını göz önünde bulundurup peasants (işçi/parya) mı demek doğru olur bilmiyorum. Sabah 8.20'de gözümü açtım ve bir daha uyuyamadım. Zaten 9.30'da da apartmanın her yerinden sandalye-koltuk çekme sesleri, çocuk koşuşturmaları, bağırış çağırışlar gelmeye başladı...Uyku bana haram. Kalbim sinirden sürekli hızlı çarpıyor. Nefret bürüyor her yanımı. Bu coğrafyadan kaçıp gitmek istiyorum ama nasıl? Evden bu kadar öfkeli çıkınca yolda da öfkeli oluyorum tabii!En son Mecidiyeköy ayrımında çıldırdım...Önce önüme kıran bir taksiciye sonra kendisine kırmızı yandığı halde çirkin bedenini sallaya sallaya yolun ortasından yüüryen kadın benzeri yaratığa!Olmuyor..İşe geliyorsun. Bir bakıyorsun birtakım mercimek beyinliler oturmuş sohbet ediyor.Oysa sen zamanında onların yerindeyken sabah 4'te kalkmışsın, öğlen 2'ye kadar nefes alacak fırsatın olmamış!Ne profesyonellik var ne insanlık!Peki neden buradayım? Para için tabii!Boktan para için. Kaçabilmek için para lazım, yaşayabilmek için para lazım. Gürültü yüzünden sinir hastası olduğunuzda oranızdan buranızdan patlayan rahatsızlıkları tedavi ettirebimek için para lazım!N'apıcam?Bilmiyorum.Hiçbir şey değişmiyor...Değişmeyeceğini de kabullenemiyorum. Direnirken bitiyorum. Sesimi duyan var mı?
0 Bidilar:
Yorum Gönder
<< Home