Polisiye gecesi

Bugün pazar ya işten yine erken kaçtım. Allah'ım bugün ne çok iş vardı. Çıkar ayak (bu gider ayak değil miydi?:)) seslendirmeler geldi onları halledip nasıl kaçtığımı bilemedim. Müdüre sadece 'gidiyorum' dedim 'gidebilir miyim?' demedim yani:) Cold case ile başladık geceye.Yemeği de televizyon karşısında yedik:) Şimdi X Files var, onu bu aralar pek tutmuyorum. CSI New York'a dek bir ara verdim. Fiziksel olarak kime benzenek istersin deseler sanırım yanda resmi görülen kadına benzemek isterdim. Gerçi doğruyu söylemek gerekirse dönem dönem 'Vaaay hoş bir tip şunun gibi olmak vardı' dediğim de olmuştur. Bu aralar da bu kadın işte. Kendimi pek beğenmiyor değilim gerçi. En azından sıradışı bir tipim olduğunu inkar edemem ama yine de bu kadar karizmatik olmayı gerçekten isterdim. Neyse uzun lafın kısası dizide bir şey soruyorla kahramanımıza:'15 yaşındayken gelecekte olmayı istediğin yerde misin?' diyorlar...O da 'Hayır' diyor. Ben soruyorum kendime:
-Wanna, hayallerinin neresindesin?
-W:Hayal mi? Onları hatırlamıyorum bile...
Bilmem anlatabildim mi? Gerçi hayat her istediğimizi bize sunmak için bekleyen bir iyilik meleği değildir ama nedense hep 'hepsi' olsun isteriz. Aşkımız yanımızdadır ama biz işte de mutlu olmak isteriz. Evimiz vardır ama biz o semtte değil başka bir yerde uyanmak isteriz. Ve elimizde pek çok şey vardır ama tembel olduğumuzu bile bile oturur kaderi suçlarız. Sonra da bunları yazarken bile 'hayat bana gülümseseydi ben de ona gülümserdim' deme cüretini göstermekten hiç mi hiç çekinmeyiz:)
Bilmem anlatabildim mi?
7 Bidilar:
18 Temmuzda ki bir yorumum da;
"ille de zorlaştırmak zorunda değiliz hayatımızı..
Yaşarken elimizin altında bulunan herşeyi bi kenara bırakıp hep olmayacak şeylere, olmayacak sebep sonuç iişkisine kendimizi kaptırıp kendimizi üzmek niye? Ne gereği var.
Gerçeklerden kaçmak budur işte.. Çünkü gerçek yaşadığındır, yaşamadığına üzülerek, yaşadığını ziyan etmek ne kötü ve ne yazık..
Çok şeyimiz var çok.
Bir de idrak etsek. "
demiştim..
1 gün sonra da;
"Yok Yok. En güzeli zorlaştırmak" demiştim.
Şimdi de, ne diyeceğimi bilmiyorum.. Ya da unut gitsin..
Morris iyidir, sevilir. Ama Angeline Jolie gibi hepsi yalan ekran güzeli bunlar..
Zihin gel-gitleri...:) Olmazsa olmaz...Söyleye söyleye inandırırım belki kendimi;)
Benim ki bir nevi Güzin ablacılık, kelin ilacı olsa başını sürercilik...
" Çünkü gerçek yaşadığındır, yaşamadığına üzülerek, yaşadığını ziyan etmek ne kötü ve ne yazık.."
Bu benim en güzel cümlemdir bu gibi durumlar da.. Fakat benim yaşadığım içimdedir. O sebep le ben kel değilim;)
Kenarından dolanmışsın mevzunun ama asıl soruyu cevaplamamışsın yazında :)
Küçük bir çocukken ne olmak isterdin ?
Bunu merak ettim şimdi sen kendini hayallerimin neresindeyim diye sorgularken..
Erol,
kelin ilacı olsa başına sürerciliği çevremdeki insanlara öyle çok yapıyorum ki. Mesela etrafımdaki insanlara bol bol akıl veririm. Çünkü isterler! Aşk acınız mı var? Gelin bana sizi kendinize getireyim, aşamadığını bir derdiniz mi var? Gelin bana uzak doğu öğretileri ışığında yol göstereyim. Ama bana kendi sorununu çöz demeyin:) Daha doğrusu bu yönde benden çok şey beklemeyin. Bilmem anlatabildim mi? :)
Ve uykusuzadam,
Aslına bakarsan özellikle girmedim o konuya. Uzun uzadıya derinlerime inmem gerekiyor çünkü. O yaşın heyecanını anımsamam, sonra aklımın biraz daha başıma geldiği üniversite yıllarına dönmem ve biraz daha yakınlaşarak ilk işime kadar uzanmam lazım. Ne kurdum, ne buldum? Hmm..Bu soruyu bir gün ayrı bir başlık altında yazmak isterim. Ama şunu söyleyebilirim. Şu anda hiç sahip olamayacağımı düşündüğüm birşeye sahibim ama sahip olmak istediğim pek çok şeye de sahip değilim. Terazide sahip olduğu şey daha ağır basıyor ama ben de insanım ve kurup kurup gerçekleştirmek istiyorum. Ne yapayım? :)
Soz zamanlar da bilmem anlatabiliyorsun ;)
Nev-i şahsına münhasır insanları olmuşuz zaten, nefretsel düet dahi yapılmış. Bilmem anlatabiliyor ve anlaşılabiliyor muyum? :)
Bilmem ne kadar anladığımı anlatabiliyor muyum?:) Anlaşılmanın dayanılmaz hafifliği sardı şimdi beni;)
Yorum Gönder
<< Home