Böyle gelmiş böyle gider...
Her gün yapageldiğim ve yüksek ihtimalle bundan sonra da yapagideceğim ( hı?) şeylerden öylesine sıkıldım ki sanki orta yerimden ikiye ayrılacak ve acısını dahi hissedemeyeceğim... (gibi geliyor!)
Boğuluyorum. Kendi ellerimde şekillendirdiğim denizde, bo-ğu-lu-yo-rum!
6 Bidilar:
ben sanırım boğuldum bile. Acı yok, duygu yok... Boğulmamış olsaydım bu kadar çamur bir denizde bir şeyler hissederdim değil mi?
Vurabileceğin en derin "dibe" vurmuş olabilirsin belki. Ama bu da çıkışının yakın olacağını gösteriyor olabilir. Ah İngiliz edebiyatına böyle bir şiir vardı yine. Ama neydi, neydi. Sırf bu konuyu anlatan...Off..Hafızam bile boğulmuş:(
Dibe vurmak kendimizi değiştirebilmemizi sağladığı için iyi sadece. 10 'dan 1'e doğru kötüye giden bir hayat skalası düşünürsek; 3'lerde gezinirken 4-5 puan yükselecek bir formül bulmak imkansızlaşıyor. Bunun nedeni de ; bunu sağlayacak moral ya da motivasyonu bulmamızın zorlaşması. Bu sabit ve düşük seviyede önemli bir değişiklik yapmayı beceremessek yıllarca belki bir ömür boyu kötü bir hayat yaşamamız bile mümkün. Böylece bilerek ya da bilmeyerek işleri iyice kaos'a sürüklersek ve 3'den geriye doğru 2 puan daha düşersek, değişim artık bizim için zorunlu olacaktır. Dibe vurduğumuza gerçek anlamda karar verdiğimiz vakit ;mesleğimiz, sevgilimiz-eşimiz ,yaşayış tarzımız, yaşadığımız yer gibi faktörlerin bir ya da birkaçında çok önemli değişiklikler olur ki bu da bize mucizevi bir gelişim sağlayabilir. Ama bu bilardo topuna hiç bir hesap yapmadan, hızlıca vurmaktan başka bir şey değildir. Dağılmak üzere olan yapı tamamen dağılır, mecburen en baştan yapılanır ve bazı toplar "belki" bazı deliklere girer. Kötü birşey denemez çünkü çok işe yaradığı oluyor, iyi birşey de değil çünkü daha kötü sonuçlara neden olabilir. Bilinmeyen zamanlarda bilinmeyen bir şekilde işe yarama ihtimali olan belirsiz birşey "dibe vurmak". Karar mekanizması oluşturmak için fazla kaotik bir kavram.
Bu yüzden bu noktaya getirmemek lazım. Hayatı tamamı ile kontrol altında tutmak, yönlendirebilmek, mutlu olmayı dilediğimiz her an mutlu olabilmek ve karşılaşılan her zorlukta çıkışa doğru yavaş da olsa ilerleyebilmek gerekiyor.
böyle gelmiş, böyle gider..
Wanna,
Kendi ellerimde şekillendirdiğim denizde, boğulmuyorum! diyen birini biliyor musun?
diğer anlamı ile;
"ulen benim canım neden sıkılmıyor, neden artık hayat monoton değil ya huff" diyen birini, bunları bir de yazacak birini..
eğer varsa böyle biri düet partnerim olarak beraber sıkarız kafasına, matrixvari :-)
ps: ahhayt gülüyorum, gecenin bi vakti yine deli gibi.. burayı okuduğunda oluşacak gülümseme hediye olsun sana :)
Hmmm...Uzun uzadıya...İrdelenesi mesajlar gelmiş yine:) Ama 13.00 bültenine çok az kaldı. Öğleden sonra laf yetiştirmeye çalışacağım blog okuyucularıma:)Ehem..işte böyle...
Bilinmeyen zamanlarda bilinmeyen bir şekilde işe yarama ihtimali olan belirsiz birşey "dibe vurmak". Karar mekanizması oluşturmak için fazla kaotik bir kavram.
Bu gerçekten güzel. Fazla kaotik bir kavram. Belki de 'gerçek' bile değil. Biz insanlar dibe vurmak diye birşey tutturmuşuz, dibe vurdukça yukarı çıkışımızın hızlanacağına inanıyoruz gizlice. Kaotik anlarda hep yanlış kararlar vermişimdir. Ya da ben onları yanlış olarak yorumlamışımdır kimbilir:)Bardağın boş tarafı mevzuu:) (Erol şimdi yine bardak nerede diyebilir, dikkat:))
Ve Erol, doğru hep doyumsuz, hep mutsuzuz sanırım. Ya da kimilerimiz sahip olduklarını pek göremiyor. Ama gülümsesem de bu boğulmamı engellemiyor:)
Yine de cevap yazacağım deyip yazamadığım günden bu yana içim biraz daha ferahladı. Öyle çok şey oldu ki. Kimbilir belki programcı olurum yine, belki de çoook uzaklara giderim. Ya da boğulmaya devam ederim:( Göreceğiz...
Yorum Gönder
<< Home