Pamuk ipliği...

Pamuk ipliğine bağlı sabrım şimdi o kopan ipin ucunda sallanıyor. Aylarca kendimi telkin ederek oluşturduğum tüm savunma duvarları yıkıldı. Dirençsiz, inançsız, umutsuz, yorgunum... Hayatımın hiçbir döneminde bu kadar çaresiz hissetmemiştim kendimi. Amansız bir hastalık gibi. Peşimi bırakmıyor ve gün geçtikçe daha çok şey götürüyor benden. Kimse bir şey yapamaz, yapamıyor. Tek çare beklemek. Ancak bekleyecek direncin olmadığında bu "tek" çare de çaresizliğine eklenip kaybolup gidiyor. Bu topraklardan kaçıp gitme isteği ve kaçıp gitmek için yeterli gücü kendinde bulamama ikilemi dolaşıyor ayaklarıma. Geçen gece 1 dk. bile uyuyamadım. Evet, 1 dk. bile! Düşünceden düşünceye, umuttan umutsuzluğa, mutluluktan hüzne kayan ruhumu susturup geceye karışamadım. Yine "o" uykusuzluk günleri geliyor. Ya da uyusan da "uyumamış gibi olma" günleri. Yakınımdakiler, uzağımdakiler...Hepsi çaresiz. Belki de çareyi ben/biz göremiyoruz. Belki de koparmak lazım her şeyi, her şeyi yitirmek lazım yeniden başlama şansını yaratabilmek için. Artık yazmak da, anlatmak da yaramıyor. Ruhum huzursuz, bir türlü yatışmıyor. Dişlerimi sıkıyorum, boğazım hep ağrıyor...Ne yani kanser olmayı falan mı bekliyorum?! Tüm bunlar için, olan biteni değiştiremediğim için, kendimi suçladıkça daha da yoruluyorum. Ne bir ses duymak ne bir yüz görmek ne de bir adım atmak istiyorum. Depresyonun evrensel dilini mi öğreniyorum yoksa?! Ya tekir...Gözümün önünde üzüntüden eridiğini görmek beni daha da kahrediyor. Aklımıza gelmeyen şeyleri yaşamamız ve sorunun benim ruhumdan güç alıyor olması üzerimdeki yükü 2'ye katlıyor. N'apıcam?N'apmalıyım?N'apıcam?N'apmalıyım?N'apıcam?N'apmalıyım?N'apıcam?N'apmalıyım?N'apıcam?N'apmalıyım?N'apıcam?N'apmalıyım?N'apıcam?N'apmalıyım?N'apıcam?N'apmalıyım?N'apıcam?N'apmalıyım?N'apıcam?N'apmalıyım?N'apıcam?N'apmalıyım?N'apıcam?N'apmalıyım?...
7 Bidilar:
Ya Wanna mekankoli olur da bu kadar ağır olmaz ki, ağlatacaksın bizi de... Yazın yazı olarak çok güzel ama bu içeriğe güzel demek hiç istemiyorum. Neden, çünkü senin üzülüyor olman hiçbir formatta güzel olamaz. Tek diyebileceğim uykunun insan hayatını tamamen değiştirdiği. Uykuda düşünmemeyi becerebilirsen, N'apman gerektiğini mutlaka bulursun diye umut ediyorum.
Sevgiler.
Mushmula, hassasiyetin için teşekkür ediyorum.Aslında çığlığının birilerine ulaşması -birşeyi değiştirmeyecek olsa bile- çok güzel. Her gün başka bir umut, her gün yeni bir hayalkırıklığı...İkisi sürekli birbirini izlediğinde umutsuzluk yaşam biçimi haline gelebiliyor. Yine de insanız ya bekliyoruz işte. Yarın güneş doğacak diye...Bir gün doğmalı. Zira böyle devam edemem, edemeyiz...Bekliyorum/z
Ben diyorum hep vadeli çalışıyor diye...
Biraz peşin çalışsa böyle olmayacak.
Ben söylüyorum ama kim dinliyor..? Sonra isyan ediyosun diyolar, "acı gerçekler"e inanır oldum ya.
(Nerde sevdiklerim, hani sevenler, ağlatıyor beni acı gerçekler...)
Merhaba.
Yeniden başlayamamak insanın yakasını bırakmayan insanın üzerine yapışan bir sıkıntı öyle ki artık insan yorulup yeniden başlamayı bir kenara koyması öylece yaşama bırakması kendini bu bile bir çözüm olmuyor, yeniden başlayamama karşısında. Yeniden başlamalı ama nasıl?
Bir değişiklik belki.
Ben sıkıntılarımın arasında ekonomik sıkıntıları da umursamayarak bir motor aldım uzun yolculuklara soyuldum ama bugün yolda olmamak sıkıntısıyla yüzleşmek zorundayım bir de.
Hafta sonu hiç bir şey yapmadan geçti. Cumartesi günüevde durmanın anlamı olmadığından kaskımı eldivenimi dizliğimi montumu botoumu yalnızlığımı giyinip sahilden Beykoza doğru gittim, durmak istemedim Anadolu Kavağı'na orada da durmak istemedim Ceneviz Kalesi'ne çıktım. Çimlere uzanıp gökyüzünü seyrettim. Karadeniz'i seyrettim. Devam ettim Anadolu Feneri'ne gittim. Karadeniz'e ve Boğazın bu son fenerine baktım. Güzeldi. Kendimi yorgun hissettim, bir çift kelime konuşamadan gittiğim bir çift kelimeyi paylaşamadığım yola acıyarak. Beykozdan çevre yoluna çıkıp geri döndüm eve. Evde sıkıntılarımı kaldığım yerden geri aldım, kaçamamanın sıkıntısını da yüklenerek.
Yüksek Lisans diye bir kurumun insanların yaşamla öğrencilik arasında sıkışmaları için uydurulduğunu düşünüyorum şu sıralar. Belki ufak bir kurtuluş olabilecek kitaplardan da soğutmak için.
Bir makineyle kurulan ilişki de sağlıklı değil, yolların herşeyi çözeceğine inanmak da. Bence bir insan ancak bir insanla paylaşabilir yalnızlığını ve içinde boğulduğu yeniden başlayamama sıkıntısını ve ancak bir insana inanabilir bütün bu çıkmazların içinde.
Bu yorum bir blog yöneticisi tarafından silindi.
Nasıl oldun Wanna? Sesin soluğun da çıkmıyor. İyi misin?
Sevgili blog okuyucuları:)
Komik bir giriş oldu biliyorum ama...Öncelikle Yunus, hoşgeldin. İyi ki uğramışsın.Yazdıklarına gecikmeli yanıt vereceğim,unutmayacağım ama bülten öncesi bir yazayım dedim...Gece, buralardayım ama koşuşturmaktan artık eve gittiğimde de bilgisayarımı açacak keyfim olmuyor.İş yerinde de pozisyonum gereği fazla açık bilr alanda olduğumdan gönül rahatlığıyla yazamıyorum.Ama iyiyim.2 yirmilik dişimi aldırdığımı ve 2 gündür sürekli kan yuttuğumu saymazsak tabii:(Bu halime rağmen hala bana seslendirme yaptırtıp dikişlerimden birini koparttırdıklarını da ekleyeyim ayrıca:(Ama yine de o pislik dişlerden kurtulduğum için mutluyum:)Sürekli acı çekmektense, toptan çek bitsin demişler değil mi?Gece kendimi tuhaf bir adada gördüm.Adamın biri adaya kuşlar giremesin diye dev tel örgüler yaptırmış.Anlamı neyse artık...Kuşlara da bayılırım.Sinir oldum rüyamda:)Neyse sınırlı vakitte herşeyi anlatmaya çalışıp kafa karıştırmayayım:)Merak edenler için: Geleceğim...
Yorum Gönder
<< Home