Benim Hikayem

Hiç tanımadığınız birine dair içinizde uyanan o tuhaf merakın son noktasındasınız...

Pazar, Mayıs 09, 2010

Bir Pazar Sabahı Amerika'da...


Bu Pazar yalnız ve hasta uyandım... Amerika'da... Yalnız olduğumdan mı hastalandım? Yoksa hastaydım da öyle mi uyandım? Aşkım Türkiye'de. Apar topar gelirken halledemediğimiz işler için gitti. Tam gideceği gün o şoku yaşadık...


Kaygan zeminde salınımlar... Hayatımda duymadığım kadar yalanı burda duydum...


Titreyerek kalktım. Midem, barsaklarım, her yerim inliyordu. Gece yiyip içtiklerimi düşündüm, hiçbirinden şüphelenemedim. Sabah 7'de başlayan titreme öğlen 3 gibi ani bir ter boşalmasıyla sonlandı. Şimdi saatin 4 buçuğunda, yani nerdeyse akşama birkaç kala sabah çayımı içiyorum yatakta. Kötü başladı gün. Oysa çıkıp alışveriş yapmam gerekiyordu. Kedi kızımın mamaları azaldı. Aşkımın gidişi onu da bunalıma soktu, yemiyor hiçbir şeyi. Gurme kedi diye takılıyoruz sık sık ama mesele bundan daha derin belli ki...


Burda göçmen olmanın zor bir yanı falan yok. Yani bence yok. Ömrüm boyunca buraya gelmek istemiştim zaten. Çoğunu biliyordum göreceklerimin. Ama başka şeyler var. Sadece sizin gücünüzle alakalı olmayan şeyler. İş yerindekiler mesela, patronlarınız, size iş değil hayat sunmuş, lütfetmiş gibi davranan personel ofisi... Burda zor olanlar bunlar. Ve yalan. Ardı arkası kesilmeyen, hesapsız, kitapsız, insafsız, umarsız, sağım solum YALAN!!!


Günler geçti o trajik konuşmanın üstünden, hala uyuyamıyorum...


Dün gece film rekoru kırdım. Birara sallanan sandalyeyle bedenim bir oldu sandım, gece 2 buçukta zor doğruldum da yattım! Leap Year'ı izledim. İrlanda manzaraları doyumsuz, Amy Adams yine muhteşem ama film basit bir romantik komedi işte. Güldüm ama, baya güldüm. Sonra HBO'da ya da ABC'de hatırlayamadım şimdi My Big Fat Greek Wedding'i izledim. Aslında yıllar oldu izleyeli ama bu ikinci oldu. Çoooook güldüm bir o kadar ağladım. Zaten yine reklamlarda bile ağlayabilen almighty sümüklü modumdayım! :) Ne kadar benziyoruz. Abartılı resmetmişler biraz Yunanları aslında ama müzik, kültür, içiçelik, herşeye burnunu sokan akrabalar, aileler, gürültülü sohbetler... Duygulandım... Santorini'yi hatırladım. Rüyama girsin diye her gün kendimi kurduğum Santori'yi... Ağladım işte...


It's Complicated. En son izlediğim oydu. Meryl Streep ve 30 Rock'la birlikte, yıllar sonra ne kadar iyi bir aktör olduğunu keşfettiğim Alec Baldwin'in filmi. Yeni bir film. Galiba birkaç ay önce oynadı. O da çok güldürdü beni. Argümanlarını sağlam destekleyemeyen bir romantik komediydi ama nihayetinde. Veee bir de netflix'ten internet streamingle My One and Only'yi izledim. Ah Renée Zelweger... Dönem filmlerine nasıl da yakışıyor. Son yıllarda en sevdiğim filmlerden biriydi...


Bunca filmin üstüne kendimi o tuhaf rüyaların içinde bulup 10 dakikada bir uyanmam normaldi herhalde!!!


Olay olalı günler oldu. Hala karışık kafam. Ne hissedeceğimi bilmiyorum... Kırgınım, kırgınız...


Bir çay daha alacağım...


Aylar sonra merhaba bu arada...

Etiketler: , , , ,

0 Bidilar:

Yorum Gönder

<< Home